Takı

Takının
tarihini merak edenler için.
Takının Tarihi insanlık tarihi ile
yaşıt…
İnsan ilk
takıları deniz kabukları ve hayvan dişlerinden yaparak günün koşullarında
sıradanlıktan farklılaşmak amacıyla kullanmıştır. Bazen bir güç sembolü bazen
de bir süs olarak kullanmıştır. Bu işlevin süreç için de evrilmesi sonucu
zanaata dönüşmüştür. Takının madenlere aktarılması sonucu kuyumculuk günümüze
değin ulaşmıştır. Gerçek anlamda ilk kuyumculuk Mezopotamya’da ortaya çıkmış ve
buradan yayılmıştır.
Modern insanın
kültürel ve biyolojik evrimini tamamladığı buzul çağının son evresinde, yani
günümüzden 30-40 bin yıl öncesinde, ilkel sanatın ilk ürünleri arasında yer
alır takılar. Takının tarihte dans, müzik ve beden süsleme gibi sanat
ürünleriyle birlikte ortaya çıktığı sanılmaktadır. Deniz kabukları, hayvan
dişleri ve yumuşak taşlardan yapılan takılar daha çok dinsel ve büyüsel
anlamlar taşıyordu.
Madeni işleme şeklindeki kuyumculuk, M.Ö. 3. bin yılın başlarında, Mezopotamya
ve Mısır’da önemli aşamalar kaydeder. Bu bölgeden ticari ilişkiler, diplomatik
armağanlar, istilalar ve göçlerle kuyumculuk teknikleri ve takı formları
dünyanın dört bir yanına ulaşır. Günümüzde dahi kullanılan granilasyon,
telkari, döküm teknikleri ve süs kakmalar Mezopotamya ve Mısır’da
geliştirilerek, başarılı bir şekilde uygulanmıştır.
Takı,
tarihte nasıl ortaya çıktı?
Takının
tarihi insanlığın kültür tarihi kadar eskidir. Arkeolojik ve antropolojik
veriler bize ilk sanat ürünlerinin dans, müzik, takı ve beden süsleme olduğunu
gösterir. Günümüzden yaklaşık 35 bin yıl kadar önce bu sanat ürünleri yapılan
kazılar ve araştırmalar sonucu uygarlık tarihinde yerini alıyor. İlk takılar
dinsel ve büyüsel anlamlar taşıyordu. Aynı zamanda büyücüler tarafından bir güç
aygıtı olarak kullandıklarını araştırmalardan öğreniyoruz. Kabile simgeleri
olarak kullanılıyordu. Malzeme olarak deniz kabukları, hayvan dişleri ve
yumuşak taşlar kullanılmıştır. Tarım ve hayvancılığın başladığı yerleşik
kültürlerin ortaya çıktığı çağda günümüzden 7 bin yıl önce ilk maden takılarla
karşılaşıyoruz. Burada doğal, saf kurşunlar soğuk dövme teknikleriyle işleniyor.
Apetik, florit ve obsidyen gibi renkli taşların ilk kez bu dönemde cilalanarak
ve parlatılarak boncuk formuna getirilerek kullanıldığını görüyoruz. Yine bu
dönemin sonuna doğru M.Ö. 4. bin yılda maden talebi artıyor. İnsanoğlu yeni
madenler ararken 4. bin yılın başında ilk doğal altın ve gümüş madenlerini
buluyor. Bu dönemde aynı zamanda ilk siyasi yapılar ve şehir devletleri de
kuruluyor. Böylece tabakalı toplumlar ve statü simgeleri ortaya insan yaşamında
yerini almıştır.
Bütün bunlar hangi uygarlık döneminde ortaya çıkıyor?
Verimli hilal
denilen takı İran, Akdeniz kıyı şeridi, Mezopotamya ve Mısır’ın yer aldığı
bölgede ortaya çıkmıştır. Bu bölge tarım ürünleri bakımından bereketlidir.
Ancak hammadde kaynakları yoktur. Bu nedenle Mezopotamyalı tüccarlar alışveriş
için Anadolu’ya gelerek koloniler kurarak buralardan bakır, gümüş ve altın
Afganistan’dan da kalay getirmişler. Örneğin Truva takıları böyle ortaya
çıkmıştır. Kuyumculuk teknikleri Mısır ve Mezopotamya orijinli olarak çıkıyor
ve bütün Akdeniz çevresine ve Avrupa içlerine bu sayede yayılıyor.
Bilinen
en eski kuyumculuk objesi ve takı hangisi?
İşin güzel
tarafı tüm kuyumculuk objeleri birlikte ortaya çıkıyor. En eski kuyumculuk
ürünleri Mezopotamya’da Ur şehrinin kral mezarlığından çıkartılmıştır. Bugün
bile bir kuyumcu vitrinine koyun, müşteriyi çekecek mükemmelliktedir.
Peki,
kuyumculuk Türk uygarlıklarında ne zaman başladı ve gelişti?
Sibirya’da
İskit anıt mezarları (kurgan) açıldı. İskitler, bozkırın tüm halklarını kapsıyor.
7. yüzyıla ait İskit kurganlarında mükemmel sanat eserleri ortaya çıkarıldı.
Ölüm sonrası yaşam için hediyelerle donattıkları mezarların bazılarında usta
kuyumcuların elinden çıkma altın kakma, ya da kaplama silahlar, altın
heykelcikleri, koşum takımlarını süsleyen altın rölyefler, altın plakalarla
kaplanmış tören elbiseler bozkır halklarının altına statü göstergesi olarak
değer verdiklerini göstermektedir.
Türk
devletlerinde en iyi altın işlemeciliğini hangi uygarlıklar yapmistir?
Bizans
tarihçileri, Göktürkler’in demir ve altın işlemeciliğinde mükemmel olduğunu
söylerler. Macaristan’da Avar Türkleri’ne ait definelerde mükemmel sanat
eserleri bulunmuştur. Eski Hun takıları, anıtsal ve son derece gösterişli. Doğu
kültürlerinde sanat, daha ziyade sarayın dediklerinin ifadesidir. Örneğin
Osmanlı’da gelenekselliğe bağlanıp gelenekseli kendi içinde mükemmelleştirme
eğilimi görülüyor Batı’da bu yoktur sürekli bir yenilik arayışı var-olan bir
gelenek gibidir.
Yararlanılan Kaynak;
Dokuz Eylül
Üniversitesi, Taş ve Metal İşlemeciliği Programı Öğretim Görevlisi ve
Kuyumculuk Tarihi Araştırmacısı Arkeolog Dr. Altan Türe
Takının anlamı;
Mücevherin
değeri ne olursa olsun vücuda ve elbiseye giyilen tüm süslere takı denir. Takı
kelimesi, giymek fiilinden türemiştir. Takı Tanımı: Kuyumculuk adı günümüzde
bijuteri olarak anılsa da insanlar takı denilince akla genellikle takı
gelmektedir.
Gem;
Altın ve gümüş gibi değerli metaller ile elmas ve zümrüt gibi değerli taşlar
kullanılarak yapılmıştır; genellikle vücuda veya giysiye giyilir; Kolyeler,
küpeler, yüzükler, broşlar, bilezikler, halhallar, zincirler vb. Süs eşyalarına
verilen isimdir. Çoklu mücevherdir.
Takı
günümüzde modanın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Kadınlar ve mücevher
ikilisi modanın vazgeçilmez unsurları olsa da tespih, küpe, gözlük, çanta,
şapka, kravat, kemer gibi erkek modasına uygun takılar, bir kısmı kadın
takıları olarak da kullanılan günümüz erkek takılarıdır.
Mücevheratın
tarihsel süreç içindeki aşamaları. Takı, her kültürün sanat ürünlerinin en
zarif ve en önemlisidir. Bu nedenle erkekler ya da kadınlar hepimizin içinde
güzel olanı görme ve sahip olma duygularına hitap eder. İnsanların
medenileştiği ve toplumsallaşmanın ilk temellerinin atıldığı günden bu yana
başta altın olmak üzere tüm değerli metaller ve taşlar her zaman özel bir öneme
sahip olmuştur.
Onlar
için savaşlar çıktı, medeniyetler ortadan kayboldu. Tarihsel süreçte bazı
tapanlar bile olmuştur. Kıymetli ve yarı kıymetli taş ve metallerin kullanım
alanları tarihsel süreç içinde farklılık göstermiştir. "Hayatı
kolaylaştırmanın" en basit tanımıyla başlayan süreç, giderek adak, hediye,
takı gibi biçimler aldı.